KESK: ÜNİVERSİTELERİMİZ AÇIK ÖĞRETİME DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR!
KESK: ÜNİVERSİTELERİMİZ AÇIK ÖĞRETİME DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR!
KESK Samsun Şube Başkanı Ersin Gür Üniversitelerde deprem nedeniyle eğitime ara verilmesine sert tepki gösterdi.
Ersin Gür, Üniversitelerin açık öğretime dönüştürüldüğünü belirttiği basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“ Ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen iki büyük deprem, 10 ilde büyük bir yıkıma ve can kaybına neden olmuştur. Yaklaşık 14 milyon kişinin yaşadığı bir bölgeyi etkileyen ve ağır bir yıkıma neden olan felaket nedeniyle, başta depremden doğrudan etkilenen şehirlerimiz olmak üzere, tüm Türkiye tarifi mümkün olmayan acılarla karşı karşıya kalmıştır.
10 ilde yaşanan ağır yıkım nedeniyle eğitim öğretimin yapılma koşulları ortadan kalktığından dolayı eğitime ara verilmiştir. Deprem bölgesi dışında ise eğitim öğretime önce 13 Şubat, ardından 20 Şubat Pazartesi gününe kadar ara verilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), eğitim öğretime deprem bölgesi dışında 20 Şubat, deprem bölgesinde ise 1 Mart tarihinde başlanacağını açıklamıştır.
Çocuklarımızın psikolojik travmayı atlatmasının en hızlı yolu okul ortamlarıdır.
Deprem bölgesinde eğitime, sağlıklı yaşam koşulları sağlanarak yüz yüze eğitime başlanması, çocuklarımızın okullarına kavuşması ertelenemeyecek öncelikli bir sorundur. Depremin yarattığı yıkım ve ağır psikolojik travmanın çocuklar ve gençler üzerinde yarattığı olumsuz etkileri en aza indirmenin yolu, günlük yaşama dönmek ve güvenli bir yaşam için gereken adımları hızlı bir şekilde atmaktır. Her gün televizyon ekranlarında ve sosyal medyada deprem görüntülerine şahit olan çocukların endişe ve travmalarını dikkate alarak, bir an önce okul ortamına dönmelerinin sağlanması gerekmektedir. Pek çok şeyin yıkıldığı ortamlarda/koşullarda bile okullar, çocukların sosyal ve psikolojik hayatını yeniden düzenleyebilecek en önemli ortamlar olduğu bilinmelidir.
Siyasi iktidarlar ve kamu yöneticileri, böyle kriz anlarında “Ben yaptım oldu” demek yerine, karar alma süreçlerine konunun öznelerini dâhil ettiğinde sorunlara gerçekçi çözümler üretebilecek, yeni sorunların ortaya çıkmasını engelleyebilecektir.
Plansızlığın ve krizi Yönetememenin faturası gençlere çıkarılamaz!
Pandemi döneminde okulların uzun süre kapalı kalması ve uzaktan eğitimin olumsuz akademik ve psikolojik etkileri hala ortadayken, eğitimin hangi aşamasında olursa olsun benzer uygulamalarla kolaycı çözümler peşinde koşulması kabul edilemez. Ancak bugün ülkemizde bunun tam tersi yaşanmakta, karar vericiler temel gerçekleri yok sayan uygulamalara imza atmaktadır. YÖK’ün depremin ardından üniversitelerin açılışını yeni bir duyuruya kadar ertelediğini ifade etmesi, ardından da üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiğini duyurması bu duruma en açık örnektir.
Plansızlığın ve kriz yönetebilme kabiliyetinden yoksunluğun faturası, gençlerimizin eğitim hakkı feda edilerek çıkarılamaz. Anlaşılıyor ki mevcut deprem felaketinin ortaya çıkardığı tablo karşısında akıllarına ilk gelen tedbir KYK yurtlarının boşaltılmasıdır. Ülkenin dört bir yanında devlet kurumlarının ve birçok kuruluşun yazlık-kışlık sosyal tesisleri varken; devletin, yapılmış tamamlanmış ama boş duran on binlerce daireyi bu süreçte hizmete sunma imkânları varken; depremzedelerin hizmetine sunulabilecek daha fazla otel ve kurum kuruluş misafirhaneleri varken, ilk elden KYK yurtlarının boşaltmak için üniversitelerin uzaktan eğitime geçirilmesi kabul edilemez.
Üniversitelerimiz Açık Öğretime Dönüştürülüyor!
Bilinmelidir ki; bu yıl üniversiteden mezun olacak gençler yalnızca 1.5 yıl yüz yüze eğitim görmüş olacaklardır. Bu durum tüm üniversiteleri açık öğretim haline getirmiştir. Oluşacak akademik eğitim kayıplarının yanında yüz binlerce üniversite öğrencisinin, sene başında zorluklarla oluşturdukları barınma ve eğitim imkanlarının bozulmasından dolayı yaşayacakları stres ve mağduriyet yok sayılamaz. Vakit geçirilmeden bu karardan mutlaka dönülmeli yüz yüze eğitimden hiçbir şekilde taviz verilmemelidir.
Siyasi İktidarın görevi, yardımlar üzerinden yasakçı, tekelci bir zihniyetle çatışma ortamı oluşturmak değil, aksine her kesimin dayanışmayı büyütmesine, olanak sağlamaktır.
Eğitim Sen ve KESK olarak deprem felaketinden zarar gören halkımızla dayanışmayı büyütmek, bölgede yaraları biraz olsun sarmak için tüm imkanlarımızla diğer demokratik kitle örgütleri ve meslek odalarıyla birlikte çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Bölgede on binlerce canımızın yok olduğu yardımların etkili bir şekilde dağıtılamadığı, yaraların devlet tarafından tam olarak sarılamadığı bir süreçte siyasi iktidar çareyi yine ötekileştirici, baskıcı ve yasaklayıcı bir tutumda buldu. Eksiklikleri dile getirenlerin sosyal medyada linç kampanyaları ile tehdit edilmeleri yetmiyormuş gibi Pazarcık Kaymakamlığının Hasankoca köyü dayanışma derneğine kayyum atamak istenmesi ve yardım malzemelerine el koyarak yardımların sadece AFAD tarafından yapılacağını duyurması kabul edilemez bir tutumdur. Oysa ki Siyasi İktidarın görevi, yardımlar üzerinden yasakçı, tekelci bir zihniyetle çatışma ortamı yaratmak değil aksine her kesimin dayanışmayı büyütmesine, olanak sağlaması, bu yardımlar için teşekkür etmesidir.
Yetkilileri eğitim sendikaları, demokratik kitle örgütleri ve meslek odalarıyla işbirliği yapmaya çağırıyoruz
Eğitim Sen Samsun Şubesi olarak, Samsun Valiliğine ve İl Milli Eğitim Müdürlüğüne sesleniyoruz. Kentimize gelen binlerce depremzede aile ve okul çağında çocuğumuzun okullarımıza yerleştirilmesi ve psiko-sosyal uyum süreçlerinin tamamlanmasında; ailelerimizin sağlıklı ortamlarda barınma ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmasında, sadece devlet kurumlarının değil, sendikaların ve eğitim paydaşlarının, demokratik kitle örgütlerinin, üniversite bileşenlerinin ve meslek odalarının katılımıyla kapsamlı bir planlama ve işbirliği sağlanması, güncel sağlıklı bilgilendirmelerle belirsizliklerin önüne geçilerek yaralarımızın hızla sarılması sağlanmalıdır.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.