deneme bonusu veren siteler deneme bonusu bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu

deneme bonusu veren siteleryoutube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri paybytouch.com

Samsun Tabip Odası’ndan TTB Yönetiminin görevden alınmasına tepki

SİVİL TOPLUM (Web Sitesi) - Web Sitesi | 09.12.2023 - 17:12, Güncelleme: 09.12.2023 - 17:12 674+ kez okundu.
 

Samsun Tabip Odası’ndan TTB Yönetiminin görevden alınmasına tepki

Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması kararı Samsun Tabip Odası tarafından protesto edildi.
Süleymaniye Geçidi’nde bir araya gelen Samsun Tabip Odası yönetici ve üyeleri, STK temsilcileri konu ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasına destek verdi. Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “ 30 Kasım 2023 Perşembe günü Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi,  Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması talebiyle açılan davanın 7'nci duruşmasında, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına karar verdi. Bu kararda gerekçe olarak merkez konseyinin faaliyetlerinde kanunla belirlenmiş sınırların ötesine geçmiş olduğu iddiası esas alınmıştır. Yasadaki tanımıyla tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluş olan TTB’nin yönetim organı olan TTB Merkez Konseyi, ülkemizdeki 103 bin hekim üyeyi temsil eden ve 65 tabip odasının seçilmiş delegelerinin iradesi ile yapılan bir oylama sonucunda yani seçim ile göreve gelmektedir. TTB’nin görev kapsamı, kuruluş kanunu olan 6023 sayılı yasa  ile tanımlanmıştır : Bu görevler şunlardır; 1) Halk sağlığına ve hastalara fedakarlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza etmek ve geliştirmeye çalışmak, 2) Üyelerinin maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak ve bunları halkın ve Devletin menfaati ile en iyi şekilde denkleştirmeye çalışmak, 3) Halkın sağlığını korumaya, üyelerini belirlenen refah seviyesine ulaştıracak gerekli iş sahaları bulmaya, meslek ve meslektaşların hak ve menfaatlerini korumaya çalışmak, 4) Halk sağlığı ve tıp mesleği ile ilgili meseleler için resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yapmak,   İşte TTB kanununun bize yüklediği görevler kapsamında Türk Tabipleri Birliği olarak biz, Türkiye’de, 20 yılı aşkın süredir hastaları müşteri, sağlık kuruluşlarını ticarethane haline getirme zihniyetiyle uygulanan, hekimler ve sağlık çalışanlarını birer bant işçisi gibi çalışmaya zorlayan Sağlıkta Dönüşüm programına boyun eğmedik… Uygulanan ekonomik politikalarla ailelerin açlık sınırı altında yaşatılmasına; açlığın ve yoksulluğun yarattığı hastalıklara; çocuklarının bedensel ve ruhsal olarak gelişim geriliğine mahkum edilmesine; üniversite öğrencilerinin, büyük kentlerin ortasında barınaksız, aç, susuz bırakılmalarına duyarsız kalmadık… Hesapsız, orantısız açılan tabela tıp fakülteleri ile tıp eğitimindeki inanılmaz çöküşe, tıpta uzmanlık eğitimindeki kalitesizleştirmeye karşı susmadık…. Aile hekimlerimizin, kirasından malzemesine, personelinden onarımına kadar sağlık hizmetiyle ilgisi  olmayan işletme sorunlarıyla uğraşmak zorunda bırakılmalarına, birinci basamak sağlık hizmetinin ötesinde angaryaya koşulmalarına göz yummadık …. Çok yanlış kurgulanmış şehir hastaneleri projeleri için yıllarca nitelikli sağlık hizmeti vermiş kamu hastanelerinin içinin boşaltılmasına, verimsiz kurumlar haline getirilmesine, Sağlık Bakanlığı’nın zaten yetersiz olan bütçesinin, yıllarca inşaat şirketlerine akıtılacak olmasına karşı durmaktan vaz geçmedik… Üniversite hastanelerinin, araştırma ve geliştirme işlevlerinden uzak, donanım ve araç gereç desteğinden yoksun hale getirilmesine; öğretim üyelerinin itibarsızlaştırılmasına; köklü kurumların,  maddi ve manevi olarak ezme gayretiyle yıkıma sürüklenmesine seyirci kalmadık… Genç hekimleri, umutsuzluğa sürükleyen, ülkeden ayrılmaya teşvik eden liyakatsizlik ve itibarsızlaştırmaya, sağlık terörünün hedefi haline getiren çalışma koşullarına, idari baskı ve yıldırmalara  terk etmedik … İşyeri hekimlerimizin emeklerinin sömürüldüğü ücret politikalarına, çalışma koşullarına, kurum  hekimlerimizin, her türlü haksızlıkla karşı karşıya hayatlarını sürdürmelerine razı gelmedik … Paralel sağlık sistemi haline getirilen acil servislerde hekimler ve sağlık çalışanlarını yılda 130 milyon hastayla baş başa bırakan, şiddeti körükleyen kifayetsiz sisteme onay vermedik Depremlerden, sellerden, doğa olaylarının her birinden birer felaket çıkmasına, ormanların maden alanlarına feda edilmesine, orman yangınlarına müdahaledeki kifayetsizliklere, zeytinliklerin yok edilmesine, ülkemizin gelişmiş ülkelerin endüstri çöplüğü haline getirilmesine, tehlikeli atık içeren gemilerin ucuz söküm alanına dönüştürülmesine, doğal yaşam alanlarımızın ve çevremizin talan edilmesine göz yummadık… Bizler hekimler olarak, Tabip Odaları olarak, TTB olarak sadece görevimizi yaptık TTB örgütsel bütünlüğüne yapılan müdahaleyi kabul etmiyoruz! Bu kararın siyasi iktidar ve ortaklarının, gösterdiği hedef doğrultusunda alındığına inanıyoruz. Demokrasinin gereği olarak, TTB’nin seçilmiş organlarıyla ilgili kararı, yine seçimler sonucunda hekimler vermelidir, verecektir diyoruz. Sağlıkta dönüşüm adı altında sürdürülmekte olan sağlığın ticarileşmesi sürecinin büyük oranda amacına ulaştığı ve endüstrileşme yoluna girdiği, hekimlerin performansına göre değerlendirildiği; hastanın sistemin parasal kaynağı olarak kabul edildiği görülmektedir.   Endüstrinin kurallarına uyan zincir hastanelerin ayakta kalıp diğerlerinin yok edildiği ve hatta Sağlık Bakanlığı’nın görev ve yetkilerinin bile sadece bir denetleyici mekanizmaya dönüşmesinin gündemde olduğu yeni bir sağlık ortamı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ve bu ortam oluşturulmaya çalışılırken de Sağlığın temel insan hakkı olması gerektiği konusunda taviz vermeyen, herkesin eşit olarak, ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşması gerektiğini savunan, bir TTB istenmemektedir.   Bizler mesleğe başlarken bir and içtik: Tıbbi bilgilerimizi, hastaların yararına ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağımıza, tehdit ediliyor olsak bile tıbbi bilgimizi, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağımıza, özgürce ve onurumuz üzerine and içtik. Bu toplanma, sadece TTB- Merkez Konseyinin görevden alınmasına karşı düzenlenmiş bir basın açıklaması nedeniyle değildir. Bu, Kendisini eleştirenleri ezme çabası içinde olanlara karşı dik duruşun, Hiçleştirme çabalarına karşı varoluşun, Parçalama çabalarına karşı birleşmenin, Hukuksuzluğa karşı direnişin, Ötekileştirmeye karşı tüm Türkiye’nin kucaklaşma gösterisidir. Susmadık, susmayacağız… Korkmadık, korkmayacağız. Tehdit altında olsak bile hekimlik yapmaya, iyi hekimlik değerlerini savunmaya, bu topluma ve bu topraklara sahip çıkmaya devam edeceğiz."  
Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması kararı Samsun Tabip Odası tarafından protesto edildi.

Süleymaniye Geçidi’nde bir araya gelen Samsun Tabip Odası yönetici ve üyeleri, STK temsilcileri konu ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasına destek verdi.

Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“ 30 Kasım 2023 Perşembe günü Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi,  Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması talebiyle açılan davanın 7'nci duruşmasında, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına karar verdi.

Bu kararda gerekçe olarak merkez konseyinin faaliyetlerinde kanunla belirlenmiş sınırların ötesine geçmiş olduğu iddiası esas alınmıştır.

Yasadaki tanımıyla tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluş olan TTB’nin yönetim organı olan TTB Merkez Konseyi, ülkemizdeki 103 bin hekim üyeyi temsil eden ve 65 tabip odasının seçilmiş delegelerinin iradesi ile yapılan bir oylama sonucunda yani seçim ile göreve gelmektedir.

TTB’nin görev kapsamı, kuruluş kanunu olan 6023 sayılı yasa  ile tanımlanmıştır :

Bu görevler şunlardır;

1) Halk sağlığına ve hastalara fedakarlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza etmek ve geliştirmeye çalışmak,

2) Üyelerinin maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak ve bunları halkın ve Devletin menfaati ile en iyi şekilde denkleştirmeye çalışmak,

3) Halkın sağlığını korumaya, üyelerini belirlenen refah seviyesine ulaştıracak gerekli iş sahaları bulmaya, meslek ve meslektaşların hak ve menfaatlerini korumaya çalışmak,

4) Halk sağlığı ve tıp mesleği ile ilgili meseleler için resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yapmak,

 

İşte TTB kanununun bize yüklediği görevler kapsamında Türk Tabipleri Birliği olarak biz,

Türkiye’de, 20 yılı aşkın süredir hastaları müşteri, sağlık kuruluşlarını ticarethane haline getirme zihniyetiyle uygulanan, hekimler ve sağlık çalışanlarını birer bant işçisi gibi çalışmaya zorlayan Sağlıkta Dönüşüm programına boyun eğmedik…

Uygulanan ekonomik politikalarla ailelerin açlık sınırı altında yaşatılmasına; açlığın ve yoksulluğun yarattığı hastalıklara; çocuklarının bedensel ve ruhsal olarak gelişim geriliğine mahkum edilmesine; üniversite öğrencilerinin, büyük kentlerin ortasında barınaksız, aç, susuz bırakılmalarına duyarsız kalmadık…

Hesapsız, orantısız açılan tabela tıp fakülteleri ile tıp eğitimindeki inanılmaz çöküşe, tıpta uzmanlık eğitimindeki kalitesizleştirmeye karşı susmadık….

Aile hekimlerimizin, kirasından malzemesine, personelinden onarımına kadar sağlık hizmetiyle ilgisi  olmayan işletme sorunlarıyla uğraşmak zorunda bırakılmalarına, birinci basamak sağlık hizmetinin ötesinde angaryaya koşulmalarına göz yummadık ….

Çok yanlış kurgulanmış şehir hastaneleri projeleri için yıllarca nitelikli sağlık hizmeti vermiş kamu hastanelerinin içinin boşaltılmasına, verimsiz kurumlar haline getirilmesine, Sağlık Bakanlığı’nın zaten yetersiz olan bütçesinin, yıllarca inşaat şirketlerine akıtılacak olmasına karşı durmaktan vaz geçmedik…

Üniversite hastanelerinin, araştırma ve geliştirme işlevlerinden uzak, donanım ve araç gereç desteğinden yoksun hale getirilmesine; öğretim üyelerinin itibarsızlaştırılmasına; köklü kurumların,  maddi ve manevi olarak ezme gayretiyle yıkıma sürüklenmesine seyirci kalmadık…

Genç hekimleri, umutsuzluğa sürükleyen, ülkeden ayrılmaya teşvik eden liyakatsizlik ve itibarsızlaştırmaya, sağlık terörünün hedefi haline getiren çalışma koşullarına, idari baskı ve yıldırmalara  terk etmedik …

İşyeri hekimlerimizin emeklerinin sömürüldüğü ücret politikalarına, çalışma koşullarına, kurum  hekimlerimizin, her türlü haksızlıkla karşı karşıya hayatlarını sürdürmelerine razı gelmedik …

Paralel sağlık sistemi haline getirilen acil servislerde hekimler ve sağlık çalışanlarını yılda 130 milyon hastayla baş başa bırakan, şiddeti körükleyen kifayetsiz sisteme onay vermedik

Depremlerden, sellerden, doğa olaylarının her birinden birer felaket çıkmasına, ormanların maden alanlarına feda edilmesine, orman yangınlarına müdahaledeki kifayetsizliklere, zeytinliklerin yok edilmesine, ülkemizin gelişmiş ülkelerin endüstri çöplüğü haline getirilmesine, tehlikeli atık içeren gemilerin ucuz söküm alanına dönüştürülmesine, doğal yaşam alanlarımızın ve çevremizin talan edilmesine göz yummadık…

Bizler hekimler olarak, Tabip Odaları olarak, TTB olarak sadece görevimizi yaptık

TTB örgütsel bütünlüğüne yapılan müdahaleyi kabul etmiyoruz!

Bu kararın siyasi iktidar ve ortaklarının, gösterdiği hedef doğrultusunda alındığına inanıyoruz. Demokrasinin gereği olarak, TTB’nin seçilmiş organlarıyla ilgili kararı, yine seçimler sonucunda hekimler vermelidir, verecektir diyoruz.

Sağlıkta dönüşüm adı altında sürdürülmekte olan sağlığın ticarileşmesi sürecinin büyük oranda amacına ulaştığı ve endüstrileşme yoluna girdiği, hekimlerin performansına göre değerlendirildiği; hastanın sistemin parasal kaynağı olarak kabul edildiği görülmektedir.

 

Endüstrinin kurallarına uyan zincir hastanelerin ayakta kalıp diğerlerinin yok edildiği ve hatta Sağlık Bakanlığı’nın görev ve yetkilerinin bile sadece bir denetleyici mekanizmaya dönüşmesinin gündemde olduğu yeni bir sağlık ortamı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Ve bu ortam oluşturulmaya çalışılırken de Sağlığın temel insan hakkı olması gerektiği konusunda taviz vermeyen, herkesin eşit olarak, ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşması gerektiğini savunan, bir TTB istenmemektedir.

 

Bizler mesleğe başlarken bir and içtik: Tıbbi bilgilerimizi, hastaların yararına ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağımıza, tehdit ediliyor olsak bile tıbbi bilgimizi, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağımıza, özgürce ve onurumuz üzerine and içtik.

Bu toplanma, sadece TTB- Merkez Konseyinin görevden alınmasına karşı düzenlenmiş bir basın açıklaması nedeniyle değildir. Bu, Kendisini eleştirenleri ezme çabası içinde olanlara karşı dik duruşun, Hiçleştirme çabalarına karşı varoluşun, Parçalama çabalarına karşı birleşmenin, Hukuksuzluğa karşı direnişin, Ötekileştirmeye karşı tüm Türkiye’nin kucaklaşma gösterisidir. Susmadık, susmayacağız… Korkmadık, korkmayacağız.

Tehdit altında olsak bile hekimlik yapmaya, iyi hekimlik değerlerini savunmaya, bu topluma ve bu topraklara sahip çıkmaya devam edeceğiz."

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karadenizhayat.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.